ÖZEL, DEMOKRAT PARTİ GENEL BAŞKANI UYSAL İLE GÖRÜŞTÜ
Türkiye'den Haberler
24 Temmuz 2025 16:28

CHP lideri Özgür Özel, RTÜK tarafından TELE1'e verilen 5 günlük ekran karartma cezasıyla ilgili "Bu kanallar açısından birer ceza değildir. Bu kanalların izleyicilerine cezadır. Bu meseleyi öyle basit bir mesele olarak görmediğimizi ve temel bir mesele olarak gördüğümüzü, hem kurumlarla en yüksek dayanışmayı göstereceğimizi, hem de en sert mücadeleyi vereceğimizi ifade etmek isterim" dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, iktidarın Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) eliyle muhalif gazete ve kanallara uyguladığı cezalara tepki göstererek "En sert mücadeleyi vereceğimizi ifade etmek isterim" dedi.

Özel, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal'ı ve beraberindeki heyeti kabul etti.

Görüşmenin ardından konuşan Özgür Özel ve Uysal gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Özel, ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack'ın sözlerine tepki göstererek şunları söyledi:

"Son günlerde Türkiye siyasetinde hem de bilhassa yabancı ülkelerin Türkiye'deki büyükelçisinin ağzından dahi olur olmaz, ileri geri ağızdan çıkanın kulağın duymadığı ve duyanları, her birimizi fevkalade rahatsız eden açıklamalar duyuyoruz. Doğrusunu, eğrisini bilmeden, o sistemi de doğru analiz etmeyen, efendim, 'Türkiye'nin Osmanlı'nın millet sistemiyle yönetilmesinin uygun olacağı' gibi ifadeleri ya da İsrail'e 'ulus devletlerin tehdit olduğu' gibi ipe sapa gelmez değerlendirmeleri duyuyoruz. Sayın Erdoğan'dan 'Müjde vereceğim' dediği bir konuşmasında müjde değil ama adeta ağzına sakız eder gibi 11 kez üst üste 'Türk, Kürt, Arap' dediğini duyuyoruz. Onun üzerinden de iktidara müzahir kalemlerin ve konuşmacıların televizyonlarda ya da gazete köşelerinde Türkiye'nin gerçekliğiyle, bölgenin gerçekliğiyle, üniter yapıyla bağdaşmayacak bazı hayaller, bazı tahayyüller üzerinden ifadeler kullandığını görüyoruz."

Eskişehir'de orman yangınına müdahale ederken 10 kişinin hayatını kaybetmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Özel, "Ama artık her sene hem orman, hem içindeki canlılar ve böyle kabul edilemez bir şekilde canlarımızın kaybedildiği bir süreçte bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Her sene aynı şeyler konuşuluyor, kışın unutuluyor" dedi.

"KABUL EDİLEBİLİR TARAFI YOK"
"İtibardan tasarruf etmeyenler, uçak filolarından tasarruf etmeyenler Türkiye'nin orman yangınlarıyla etkin mücadele edeceği ekipmanlardan, uçaklardan tasarruf ediyorlar" sözlerini kullanan Özel, "Bunun iler tutar, kabul edilebilir tarafı yok. Bir yas gününde olmasak, bir matem gününde olmasak, henüz cenazeler toprağa kavuşmamış olmasa çok ağır şeyler söyleyeceğim artık bu konuda. Ama bir kez daha hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyoruz. Acılı ailelerinin yasını, acılarını paylaşıyoruz. Tüm milletimizin başı sağ olsun."

Özel, Merkez Bankası'nın faiz indirimi kararını şu sözlerle değerlendirdi:

"Merkez Bankası eğer 19 Mart darbesi olmasaydı istikrarlı şekilde 2,5 puan 2,5 puan her ay faiz indiriyordu ve bu sürecekti. Bunu bütün hepimiz biliyorduk ve bu noktalara da şöyle gelmiştik. Seçimden önce kendileri orada duruyorken 'Nasıl yapalım?' deyip, sırf tüketici güven endeksini yukarı çekebilmek için, piyasaya fazla para basarak, enflasyonu kontrol etmeyerek görece bir satın alma imkanı ve bir çılgınlık dönemi yaşattılar Türkiye'ye. Sırf seçimi kazanabilmek için. O dönemde doların fırlamasına engel olmak için Kur Korumalı Mevduattan hepimizin sırtına tarihin ağır yükünü bindirdiler. Ve dünya siyasi tarihinde alınmış en kötü kararla, en haksız, hakkaniyetsiz kararla yoksulun sırtından aldılar ve zengine verdiler o süreçte, bir şekilde o süreci geçirebilmek için.

"150 MİLYAR DOLARA YAKIN VARLIĞINI MİLLETİN SIRTINA YÜKLEDİLER"
Seçimi kazanacakları güne kadar övündükleri ve hatta ekonomi alanında ödül alacaklarını iddia ettikleri bu sistemi, seçim günü terk edip 'Bunlar irrasyoneldi, biz rasyonel politikalara döneceğiz. Mehmet Şimşek gelecek, enflasyon ile mücadele edecek, faiz enstrümanını, silahını doğru şekilde kullanacak, enflasyonu düşürecek.' Hiç yeri yokken bütün dünya 3 olan enflasyonu 6'ya çıktığında doğru zamanda faiz silahını kullanıp enflasyonu Avrupa ülkeleri, Amerika, 3'lük enflasyonu 6'dan geriye döndürmüşken, 4'lük enflasyonu 9'dan geri çevirmişken, tek haneli enflasyonlardan yüzde 83'lere, gerçekte yüzde 150'lere bu ülkede enflasyonu çıkaranlar; seçimden sonra acı reçeteyi yine millete, acı ilacı millete içirerek bir kemer sıkma dönemine girdiler. Ve faiz 2,5 puan 2,5 puan 2,5 puan iniyordu aşağıya doğru. 19 Mart darbesini yaptılar. Yapılmasaydı bugün faiz ya 32,5'tu ya 35'ti. Aksini iddia eden bir kişi varsa çıksın konuşsun. O dönemde Türkiye'nin 150 milyar dolara yakın varlığını bir maliyet olarak milletin sırtına yüklediler.

"BU ÜLKEYE ALTI AY KAYBETTİRDİLER"
Sadece 60 milyar dolar döviz rezervi yaktılar. Sırf 19 Mart darbesi için. Ve Mehmet Şimşek sorulan soruya şu cevabı verdi: 'Bu rezervleri bugünler için biriktirdik' dedi. O rezervleri asgari ücretli için biriktirmemiş, emekli için biriktirmemiş. Bakın emekli 2002 yılında 8 çeyrek altını aldığı maaşıyla şimdi 2 çeyrek altın alıyor. Asgari ücretli için biriktirmemiş, 7 çeyrek altın alan asgari ücret, 3 çeyrek altın alabilir duruma geldi. Ne kamu işçisi için biriktirmiş, ne devletin memuru için biriktirmiş. Bu döviz rezervlerini Ekrem İmamoğlu'na darbe yapmak, Tayyip Erdoğan'ın olası rakibini, Tayyip Erdoğan'ı son girdiği dört seçimde de yenen ve ona hiç yenilmeyen rakibini hapse atmak için biriktirmiş. O günden sonra faizler tekrar yukarıya doğru döndü. 3'er puan 3'er puan artırılarak 46 oldu. Şimdi 3 puan döndürüp 43 oluyor faiz ve ilk kez faiz düşüşü. Darbeyi yaptığında da 42,5'tu zaten. Hiçbir şey olmasa, bu ülkeye beş ay kaybettirdiler altı ay kaybettirdiler. Beş güne tahammülü yok insanların. Ama 'Asgari ücreti 30 bin lira yap', 'Para yok.' 'Emekli maaşını asgari ücret yap', 'Para yok.' Ama Ekrem'i içeri at. Buna para var. Burada bu üç puanlık düşüş, sadece ve sadece Türkiye'nin ne kadar büyük bir kötülükle karşı karşıya olduğunun bir göstergesidir.

"FAİZLE BU İŞİ ÇÖZMEK MÜMKÜN DEĞİL"
Şu anda '43 yaptık' dedikleri faiz, darbe olmasaydı ya 32,5 olacaktı ya 35 olacaktı. Belki de 30 olacaktı. Şu anda Türkiye'nin faizi dünyada, Venezuela'dan sonra en yüksek ikinci faizdir arkadaşlar. Şaka yapmıyorum. Venezuela'da yüzde 59, Türkiye'de yüzde 43. Bizden bir iyisi, mesela eskiden ne olur? Senden bir önde kimi beklersin? Bir Balkan ülkesi. Bir ilerisinde bir Avrupa ülkesi. Bizden iyisi Zimbabwe arkadaşlar. Kötümüz arkamızda Venezuela var, önümüzde yüzde 35'le Zimbabwe var. Zorda dediğin savaştaki Rusya'da yüzde 20. İşgal altındaki Ukrayna'da yüzde 15. Avrupa'da Euro Bölgesi'nin faizi yüzde 2,5. Ne 43'ünden bahsediyorsunuz? Yüzde 2,5 Euro Bölgesi'nin faizi. Türkiye kötü yönetiliyor ve derhal bu kötü yönetenden kurtulmak, Türkiye'yi tekrar düze çıkartmak lazım. Bunun da bir tane enstrümanı var. Sandık. Öyle faizle bu işi çözmek mümkün değil. Sandık gelecek ve Türkiye'nin bütün sorunları yeni iktidar tarafından çözülecek. Bunun lamı cimi kalmadı."

"EN SERT MÜCADELEYİ VERECEĞİZ"
Özel, RTÜK tarafından TELE1 kanalına verilen 5 günlük ekran karartma cezası için de şunları söyledi:

"Ceza ne? Merdan Yanardağ FETÖ'ye ilişkin olarak demiş ki; 'Siyasal İslamcı örgütlenme' demiş. Bunun için ceza veriyorlar. 'İktidar 15 Temmuz'da Türkiye'yi bir darbeye doğru sürükledi' demiş. Bunun için ceza veriyorlar. Merdan Yanardağ'ın söylediği bu sözde ekran karartacak ne var? Haydi uyduruyor, ne diyordunuz bugüne kadar? Yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu. Bu nedir? Tarihsel bir gerçekliği alenen tekrar etme suçu. 15 Temmuz darbesine bu ülkeyi AK Parti sürüklemedi de 2009 yılında kürsüye çıkıp 'Kardeşim bunlar gün gelir en büyük kötülüğü size yaparlar' diyen Kamer Genç mi sürükledi? O süreci Kamer Genç mi başlattı? Her seferinde tehlikenin büyüklüğüne dikkat çeken Cumhuriyet Halk Partisi mi başlattı? Bu FETÖ denen yapıyla tarihsel husumet içinde olan bizler mi başlattık, sürükledik? Kendi başlarını belaya soktular, ondan sonra darbenin ertesi günü darbecilerin karşısında durduk diye, demokrasinin, seçilmiş Meclis'in arkasında durduk diye tebrik kuyruğuna girdiler önümüzde. Şimdi çıkmışlar bunu söyleyen Merdan Yanardağ'a ve kanalına kapatma cezası veriyorlar.

"BİR BAHANE BULUYOR, BİR CÜMLE BULUYOR"
Ekran karartma SZC TV için söyledim, Halk TV yürütmeyi durdurma almadan önce de söyledim. TELE1 için de söylüyorum. Bu kanallar açısından birer ceza değildir. Bu kanalların izleyicilerine cezadır. Diyor ki, Türkiye Cumhuriyeti'ndeki 83 milyon vatandaşa, aklı başında Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşlarına diyor ki, senin elinde bir kumanda var, bastığında ne izleyeceğine sen karar veriyorsun. 'Veremezsin kardeşim' diyor. 'Burası öyle bir ülke değil, ben karar vereceğim. İşime gelmeyen kanalı karartacağım' diyor. Bu karartma cezaları sadece ve sadece dün kullanılan iki ifadeden dolayı verilen cezalar değil. Bu ceza aynı suçtan bir kez daha ceza aldıklarında lisansları iptal oluyor. Bu Türkiye Cumhuriyeti'nin yapılacak ilk serbest seçimlerde iktidarı değiştirme iradesine darbe sürecinin medya ayağıdır. Muhalif televizyonları, doğruları söyleyen televizyonları susturma çabasıdır.

Seçime Halk TV olmadan TELE1 olmadan, SZC TV olmadan girme çabasıdır. Aynı Ekrem İmamoğlu karşısında aday olmadan girmeyi nasıl istiyorsa medya tarafında da bunu istiyor. Bir bahane buluyor, bir cümle buluyor. Oradan kapatma veriyor, bir dahaki sefere lisans iptali vermeye çalışacaklar. Bu meseleyi öyle basit bir mesele olarak görmediğimizi ve temel bir mesele olarak gördüğümüzü, hem kurumlarla en yüksek dayanışmayı göstereceğimizi, hem de en sert mücadeleyi bu olan vereceğimizi ifade etmek isterim. TELE1 ailesine de geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Ümit ediyorum idari yargı bu yanlış kararın bir an önce yürütmesini durdurur."

"KÖTÜ YÖNETİLDİĞİNİN BİR GÖSTERGESİ"
Genel Başkan Özel, "Türkiye'de asgari ücret 22 bin lira iken KKTC'de 44 bin 506 lira. Bunu nasıl değerlendireceksiniz, yavru vatan olmasına rağmen?" şeklindeki soru üzerine "Ben 'yavru vatan' tanımlamasının doğru bir tanımlama olmadığını söyleyerek değerlendiririm. Kıbrıs 'yavru vatan' değildir; kardeş vatandır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Anayasası olan, Meclis'i olan, milletvekilleri olan, kimsenin yavrulamadığı ve yavru olarak düşünülemeyecek bir durumdur. Bu sizin şahsınızda değil. Ama iktidarın yerleştirmeye çalıştığı bu terminolojiyi reddediyorum. Kardeş Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde asgari ücretin 44 bin lira olmasını, oradaki emekçiler açısından da yeterli değil ama Türkiye'nin ne kadar kötü yönetildiğinin bir göstergesi olarak ifade etmek lazım" dedi.