RÖPORTAJLAR

NE DERSİNİZ, “KAHRAMAN” İLE BAŞLAYALIM MI SOHPETİMİZE !

Eurovision’dan sonra ben biraz kaybolup “Kahraman” albümümü çıkardım plak şirketim Pasaj ile birlikte. Bu albüm benim için galiba en kişisel albümüm oldu diyebilirim. Çünkü bu albümde, bu son sene neler yaşadıysam ve neler hissetiysem hepsini şarkılara dökmek istedim. Her şarkıda zaten benle alakalı, yani her konuda bir Hadise var. Şarkılarımı dinlerken, hakikaten de bu şarkı benim için çok önemli diyorum her şarkıda. Bu ablüm için aslında çok da çabuk yapıldı diyemem çünkü biz Ocak ayında başladık ve ben ilk demoları Ocak aynda kaydettim. Mesela “Kahraman”ı ben Ocak ayında okudum demo olarak. Ondan sonra birkaç şarkı daha almaya başladık ve şarkılarımızı tamamladık. Repertuarı seçtik.

TRT’NİN EUROVISION İÇİN İSTEDİĞİ DİĞER ŞARKILAR DA “KAHRAMAN” DA !

Evet, albümüdeki diğer bir özellik de, biliyorsunuz TRT Eurovision için üç şarkı yazmamızı istedi. Bugüne kadar diğerlerini hiç söylemedik, sadece “Düm Tek Tek”i biliyor insanlar, diğer iki şarkıyı da bu albüme ekledik. Sonuçta herkes merak ediyordu bu parçaları. Hayranlarım da bunları dinlemek istediler, bu yüzden albüme ekledik.

PEKİ BU ÇOK YOĞUN GEÇEN 2009’UN İLK YARISINDA, SİZE HANGİ MÜZİSYEN DOSTLARINIZ EŞLİK ETTİ ? 

Çalıştığım isimler benim için çok değerli isimler çünkü hakikaten albümdeki bütün düzenlemeleri beni hissederek yaptılar işlerini. Meslea Sinan Akçıl, Gürsel Çelik, Erhan Bayrak, Ozan Çolakoğlu, Volga Tamöz, Erdem Kınay... Ayrıca yepyeni bir isim de vardı albümde mesela, MT diye Hollanda’dan çok yetenekli bir isim, Prodüktör ve aynı zamanda da DJ. ondan da bir iki demo aldım, üç dört ay önce, umarım o da daha da güzel şeyler yapabilir, şarkımız çok güzel oldu, “Adın Ne ;  Hadise” diye bir şarkı. 

ALBÜMLE AYNI İSMİ TAŞIYAN “KAHRAMAN”IN AKUSTİK VERSİYONU DA YER ALIYOR ALBÜMDE, ÇOK BEĞENİLDİĞİNİ DUYDUK BU VERSİYONUN DA...

Albümün ismi “Kahraman”, çünkü benim albümde en çok sevdiğim parçam, “Kahraman” parçamız. O kadar çok seviyorum ki şey dedim Sinan Akçıl’a, “bunun bir de akustik versiyonunu yapsak”. Onu da bir akşam yaptık stüdyo da. Tüm şarkıları kaydettikten sonra, hadi şimdi bir de akustik versiyonunu yapalım, o da geçti Piano’nun başına, ben de şarkıyı okudum. O Piano’yu çalarken ben okudum ve kaydettik. Yani akustik versiyonu da benim için çok inanılmaz bir versiyon oldu. Herkes akustiği daha da çok beğeniyor. Albümde “Düm Tek Tek”in de remixi var. O remix de çok güzel. Suat Ateşdağlı yaptı o remixi, çok değerli bir arkadaşımız o da. Yani albümde değişik Hadise’ler var. Çok duygusal, çok eğlenmeyi seven, hayatın tadını çıkaran bir genç kızın hikayesi diyebiliriz bu albüm için. 

HEM EUROVISION’UN HEM ALBUMUN YÜKÜ, SİZİ OLDUKÇA ZORLAMIŞ OLMALI ...

Evet Eurovision dönemi benim için sadece Eurovision olmadı hayatımda çünkü sürekli basından sadece Eurovision ile ilgili sorular alıyordum ben şey diyordum, “Arkadaşlar sadece Eurovision yok hayatımda” ! Yani ben bir sanatçıyım. Benim asıl işim şarkılar üretmek. Stüdyoda onların okumalarını yapmak ve ondan sonra showlar hazırlayarak hayranlarımla buluşmak. Benim işim bu. Eurovision sadece benim kitabımdaki yani otuz ya da kırk sayfa. Onu bitirdik kapattık ve devam ediyoruz artık. Yani o dönem albümü yapmak istedim. Türkiye’deki hayranlarımdan da öyle bir istek vardı. Eurovision esnasında da zaten işim devam ediyordu. O dönem süper bir dönemdi. Çünkü o dönem inanılmaz şeyler yaşadım ve çok da büyük ilham verdi bu benim için ve çalıştığım prdodüktörler için, o şarkıları yazabilmek için. Benim için işim çok önemli, şarkı yapmak çok önemli, okumaları çok seviyorum, stüdyoya girmeyi. O şarkıları okumak benim için çok eğlenceli çok seviyorum hatta bu albümü daha çok geceleri kaydettik, çok iyi hatırlıyorum çünkü herşeyi okuyorduk, ondan sonra ben yatıyordum bir yarım saat, bir saat. Ondan sonra ben vokalleri yapıyordum back vokalleri onları okuyorduk falan filan derken bir de baktık albüm hazır oldu ve “Kahraman” doğdu. 

KATKILARINI DA GÖZ ADRI ETMEMEK GEREK BELKİ BU YARIŞMANIN. SONUÇTA KATETTİĞİMİZ HER MESAFENİNİN BİZE BİR KATKISI OLUYOR. SİZİN HAYATINIZA KATTIKLARI NE OLDU BU YARIŞMANIN ?

Eurovision da benim hayatıma çok şey kattı ama sadece Eurovisiondan dolayı değil. Çünkü Eurovision’a katılmak, biliyorum herkes şunu düşünüyor, Eurovision’a katılayım ben de aynı şeyi yaşayacağım Hadise gibi şarkımız tutulacak gibi, çok kişi bunu düşünüyor ama sadece Eurovision’a katılmakla olmuyor. Bence Eurovision’un katkısı bana şarkıdan geldi. Çünkü şarkı beğenilmeseydi, Eurovision’un da bana bir katkısı olmazdı. Yani ne kadar ülke gezsen, ne kadar insanlarla tanışsan da o zaman hiçbir etkisi olmazdı bu Eurovision’a katılmanın değil mi ? Şarkı çok güzel, şarkı öye bir yazılmış çizilmiş ki, öyle bir sözler kullanılmış ki nakaratta yani düşünsenize Avrupa’da herkes beğendi, her ülke bizi ya birinci ya ikinci gördü, bu tabiki de şarkıdan geliyor ve sanatçının enerjisi ile beraber o şarkı bambaşka bir yere geldi diye inanıyorum. Çünkü “Düm Tek Tek” şu anda Japonya’da en çok indirilen şarkı. Yakında oraya da gidiyoruz promosyon yapmak için. Sadece Eurovision’dan dolayı mı, hayır. Yani bizim çalışmalarımızdan da dolayı. Ekibin ruhu, hırsı, ekibin enerjisi benim enerjim, benim kariyerimde daha neler başarmak istediğimden dolayı bunları yaşadığımıza inanıyorum. 

SADECE BİR ARACI OLDU DİYEBİLİRİZ O ZAMAN !

Evet aynen, Eurovision’a gittik katıldık ve bence Türkiye’yi çok güzel temsil ettik. Dördüncü olduk ve ben istediğimi başardım, Top 5’de olmak istiyordum yani bitti, kapattım o defteri ve o süreçte “Kahraman” doğdu. Bu yüzden çok mutluyum. 

ALBÜMÜN KAPAK TASARIMI ÇOK KONUŞULUYOR, BİRAZ TASARIMDAN VE FOTOĞRAFLARDAN BAHSEDELİM Mİ ?

Albümde herkes fotoğrafları çok konuştu evet, fotoğrafları aslında çok basit tutmak isedim. Mesela kapak fotoğrafındaki Hadise asıl Hadise, yani asıl derken makyajsız çok az makyaj var yüzümde, öyle istedim. Çok doğal, çok kişisel ve çok naturel bir albüm oldu. Öyle istedim ve fotoğrafları  Amsterdam da çektirdim. Alique diye bir fotoğrafçı, kendisi bir kadın ve ilk defa bir kadınla çalıştım. Bu pozlar, tabiki de bir poz verilmiş orada ama, normal poz vermeler gibi olmadı pek. Benim için çok zor bir photo shoot’du bu, çünkü fotoğrafçı sürekli ; “ben poz vermeni istemiyorum, nasılsan onu yansıtmanı istiyorum” dedi ve bir poz üzerine mesela çok uzun çalıştık, yattığım fotoğraf, ayakkabılarım çok erkeksi ve onda şey tarafımızı da göstermeye çalıştık, herkes, herkes derken yani ben topuklu giymeyi çok seviyorum ama benim de erkeksi bir tarafım var, ben de baggy jean giyip altına sneackers giyip üzerine bir tang top giyip gezmeyi çok severim bir şapka ile. O yüzden o tarafımı da göstermek istedim fotoğraflarda, çok daha genç kadın gibi bir look var şortumun olduğu ilk fotoğrafta, ilk fotoğraf biraz daha masum, kapaktaki fotoğraf çok masum bence, biraz daha genç, masum erkeksi bir Hadise var o botlarla beraber. O yüzden çok mutluyum, çok değişik bir photo shoot oldu ve benim için zaten her albümde de bu çok önemli. Yani her sefer yeni birşey yapmak. Sürekli aynı saç aynı makyaj insanları da bir süre sonra sıkıyor ve beni de bir sanatçı olarak sıkıyor. Çünkü ben her albümde bir insan olarak büyüyorum. Yeni şeyler yaşıyorum. Yeni şeyler hissediyorum. Bambaşka şeyleri düşünmeye başlıyorum. Eskiden üzüldüğüm şeylere birdaha üzülmüyorum. Bunları da hem şarkılarımda hem fotoğraflarımda yansıtmak istiyorum ve bunu da başardığıma inanıyorum.

PEKİ ŞİMDİ KLİP DE BÖYLE BİR KONSEPT ETRAFINDA MI GELİŞTİ, YANİ NELER OLDU KLİPTE BİRAZ ONLARI KONUŞALIM !

Evet, ilk klibimizi “Evlenmeliyiz” e çektik. Evlenmeliyiz klibi bence çok eğlenceli geçti bence orada da bambaşka bir Hadise gösteriyoruz mesela. Ben aslında kliplerde çok değişik kıyafetler giymeyi çok severim ama burada çok basit bir kıyafet var üzerimde. Üzerinde çok güzel bir Top var, üzerine bir ceket, yani çok casual bir Hadise görüyorsunuz orada. Çok doğal, yani çok eğlenceli geçti ve herşey montajsız oldu, inanılmaz bir ekip vardı orada sürekli çünkü bir masa geliyor önüme, o gidiyor bir araba geliyor, gidiyor, yani çok komik bir klip aslında. Emir Khalilzadeh ile çalıştık yönetmenimiz. Daha önce onunla “Deli Oğlan”ı da çekmiştik. O yüzden benim tarzımı benim enerjimi çok iyi biliyor. Zaten şey diyor hep bana ; “Seninle herşeyi yapabiliriz, senin enerjin dolu oluyor sette o yüzden hiç korkmuyorum”, onunla çalışmak çok eğlenceli oluyor çünkü onunla çalışmak beni çok up ediyor. Ve sürekli bir yorum alıyorum ok çok iyiyiz, çok iyi gidiyoruz diye... Sessiz bir yönetmen değil yani. Bugüne kadar bence benim için en çok eğlendiğim klip “Evlenmeliyiz” klibi.

PEKİ KONSLER İLE DEVAM EDELİM. YARIŞMA SİZİ YORDU AMA KONSERLERİNİZE DİNLENMEDEN DEVAM ETTİNİZ. STÜDYO KADAR SAHNEYİ DE SEVİYORSUNUZ ...

Konserler ile ilgili şunu söyleyebilirim ; ben, yani  biz ekip olarak çok az ama öz şeyler yapmayı seviyoruz. Mesela bir hafta sonu altı – sekiz konser yapan isimlerden değilim ve öyle birşey de istemem ve insanların sıkılmasını da istemem benden. Çünkü her konserde böyle heyecanla gelip beni izlesinler isterim. 

ÖNÜMÜZDEKİ AYLARIN PROGRAMI NASIL KONSERLER AÇISINDAN, YOĞUN MU TAKVİMİNİZ ?

Ağustos ayı benim için epey yoğun, Ağustos’da hem Belçika’da olacağım hem de Çeşmeye’ye Ankara’ya gidiyoruz. İstanbul’da da konser vereceğiz. Ondan sonra Japonya’ya da gidiyoruz. Orada promosyon yapıyoruz “Düm Tek Tek” için, çünkü orada dijital ortamda en çok indirilen şarkı ;  “Düm Tek Tek”. Hala inanamıyorum buna, süper birşey. Orada röportajlarımız ve tanıtımlarımız olacak. Yani Japonya artık Türkiye’yi bambaşka tanıyacak, bu da çok hoşuma gidiyor. Öyle şeylerimiz var.

YILIN İLK YARISINI ATLATTIK, ÖNÜMÜZDEKİ SENE İÇİN PROJELERİNİZ VAR MI ?

Bu albümden sonra bir albüm daha çıkarmayı planlıyoruz. Onun da çalışmalarına şimdiden başladık ama onunla ilgili çok açıklamalar yapmayayım. Şimdi “Kahraman” önemli. “Kahraman” benim ilk bebeğim. O ikinci dediğim albümde de İngilizce şarkılar olacak. Onları yurt dışında ve Türkiye’de de çıkaracağız inşallah. Bir dahaki sene için de çok güzel projeler var aklımda, onlara çalışarak yine çok güzel şovlar ile hayranlarımın karşısında olurum inşallah. 

AZ ÖNCE JAPONYA DEDİNİZ ! ŞARKINIZIN YURT DIŞINDA ÇOK SEVİLMİŞ OLMASI SEVİNDİRİCİ BİR GELİŞME. SİZ NASIL BULUYORSUNUZ BUNU BİRAZ DAHA AÇALIM MI ? SANIRIM YAKINDAN TAKİP EDİYORSUNUZ YURT DIŞINDAKİ GELİŞMELERİ ?

Evet “Düm Tek Tek” den sonra, yurt dışından inanılmaz ilgi görmeye başladık. Mesela Japon sitelerinden takip ediyoruz - çok ilginç, tüm yazılar Japonca, çok tatlı - “Düm Tek Tek” i falan çok beğenmişler. Düşünsenize Türkçe kelimlerden oluşan bir şarkıdan, Japonya’da insanlar bu kadar etkileniyorlar. Ben Yunanistan’a gitmeyi çok severim, orada tatil yaptım birkaç günlüğüne ve yani makyajsız çok normal ben de herkes gibi sokaklarda gezerken beni tanıdılar. Biraz tuhafıma gitti çünkü makyajsız tanıyamazsın çok fazla ünlü olan isimeleri. Ben aslında o kadar makyaj kullanmayı sevmiyorum ama çok doğal halimle beni tanımış olmaları beni aslında şok etti. İnsanlar beni genelde pek tanımazlar, çünkü çok bambaşka bir insan oluyorum bir kot giyip bir şapka takınca ben ve bunları hissediyorum, insanlar bir sanatçı olarak çok saygı duyuyorlar bana karşı, bu benim için çok büyük bir hediye. 

EUROVISION KADAR, KOLAY ERİŞİLEBİLİRLİĞİN, INTERNET’İN DE OLUMLU ETKİLERİ DİYEBİLİR MİYİZ BUNUN İÇİN ?

Bu çok ilginç, mesela birşey çıkınca şimdi, internetin de etkisi ile tüm dünyaya yayılıyor. Mesela Belçika’daki sitelerde “Evlenmeliyiz”in klibi konuşuluyor şu an. Hadise’nin “Kahraman” albümü konuşuluyor mesela bu çok ilginç. Türkiye’de de, mesela yurt dışında bir albüm yaparsam, İngilizce albüm, o da burada konuşuluyor. Yani her tarafta, heres herşeyi takip ediyor. Bu çok hoşuma gidiyor. “Evlenmeliyiz” paylaşım sitelerinde sadece iki günde inanılmaz çok izlenmiş. İnternet aslında herşeyi çok kolaylaştırıyor. Biz sanatçılar için de inanılmaz bir poromosyon aracı oluyor.