OLDUKÇA NOSTALJİK BİR TURNE’YE ÇIKTINIZ, İSTERSENİZ TARİHLER İLE BAŞLAYALIM.
Tabiki, “Radyo Günleri” adı altında başladığımız akustik konser serisinin ilk konseri, 5 Aralık “IKSV Salon”da oldu. Sonrasında; 8 Aralık Kayseri, 9 Aralık Adana, 10 Aralık Mersin, 12 Aralık Gaziantep, 13 Aralık Antakya, 14 Aralık İskenderun, 19 Aralık Bursa, 21 Aralık İstanbul ve 25 Aralık İzmit konserlerimiz var. Bizim işimizin en güzel tarafı, evet sahnede olmak, insanlara sahneden ulaşmak da harika ama bir taraftan da yaşadığımız yerdeki tüm insanlara ulaşma imkanları sağlıyor bizlere. Bazı şehirlere de kalpten bağlanıyoruz. Yaz turnesinde gittiğim şehirlerden, mesela Gaziantep beni çok heyecanlandıran yerlerden bir tanesi, çünkü yaz turnesinde çok güzel vakit geçirdik.
PEKİ “RADYO GÜNLERİ” FİKRİ NASIL ÇIKTI ORTAYA ?
Bu fikir yaklaşık 10 senedir vardı. Bugünkü menajerim Funda Sanlıman ile o zaman sadece dostken bunun üzerine oturup uzunca konuşmuştuk. Bir sahne hazırlayalım, orası benim evim olsun ve ben insanlara kendi evimden sesleneyim. Şarkı söylemek her zaman çok keyifli ama akustik olduğu zaman yorumculuk ön plana çıkıyor ve insanlara sadece yorumculuğum ile anlatmak istediğimi anlatabiliyorum. Bazen çok büyük sound’lar, çok büyük sahneler, prodüksiyonlar, insanlara ne söylediğinizi yeterince anlatamayabiliyor, daha doğrusu kalbinizde ne olduğunu anlatamayabiliyor. Böyle küçük ve samimi atmosferlerde, daha samimi bir ortam yakalanabiliyor. Biz bunu 10 yıl önce konuştuk ve öylece kaldı. Bu sonbaharda akustik konserler serimiz vardı ve bize bununla ilgili teklif geldiğinde, hadi bunu yapalım dedik. O gece birşey oldu. Ben gerçekten çok özel birşey yaşadım, evet sahede olmayı zaten çok seviyorum ama o gece başka birşeydi ve biz bunu bir turneye çevirmeye karar verdik. Böyle başladı yolculuğumuz.
HER KONSER TAKİPÇİSİNİN UNUTAMADIĞI BİR AKUSTİK KONSER VARDIR MUTLAKA. AKUSTİK KONSERLER HEM DİNLEYİCİ, HEM SANATÇI AÇISINDAN İZ BIRAKIYOR DİYEBİLİR MİYİZ ?
Kesinlikle akustik konserler daha çok iz bırakıyor. Sebebi; dinleyici ile aranda kalpten bir temas olması ve daha iyi anlaşabilmek. Son iki albümün konsepti de bu şarkılarla çok uyum sağladı. O şarkıların yapıldığı dönemdeki saflığı bu şarkılar çok iyi anlatıyor. Biz nasıl albümü kaydederken teknolojiden faydalanmadıysak, konserlerde de bu söz konusu. “Radyo Günleri” konsepti de buradan çıktı. Şimdi insanlar arabalarında hala radyo dinliyorlar ama eskiden radyo çok önemliydi ve o sanatçılar bizim evimizden biriydi. Bu konserlerin konseptini “Radyo Günleri” yapan duygu da bu oldu. Belki de biraz şarkı söylemeyi de radyodan öğrenmiş insanlardan biriyim. Bu şarkıların pek çoğunu ilk olarak radyoda dinledim ben.
... VE YENİ BİR ALBÜM GELİYOR ÇOK YAKINDA. YAKLAŞIK ÜÇ YIL ÖNCE BEKLEDİĞİMİZ, SİZİN KENDİ ŞARKILARINIZDAN OLUŞAN ALBÜMÜNÜZ İÇİN SON HAZIRLIKLARINIZI YAPIYORSUNUZ...
Çok heyecanlıyım, çünkü kendi şarkılarımı söylemeyi çok özledim. Her ne kadar söylediğim bu klasikleşmiş şarkıları çok seviyor olsam ve bu şarkılar beni çok geniş bir dinleyici kitlesi ile buluşturmuş olsa da, kendi şarkılarını söylemek bambaşka birşey. İnsan’ın kendi şarkıları, kendi hikayesini anlatıyor. Özlemem gerekiyordu benim biraz, çünkü ardarda kendi şarkılarımdan oluşan çok albüm yapmıştım. Üç yıllık zaman dilimi benim için çok iyi oldu, bu süreçte boş durmadım, çok şey yaşadım ve bu yaşadıklarımı yazdım. Çok gezdim, dolaştım. Turneler de beni çok besledi, bu yolculuklar sırasında şarkılar yazdım. Yazdığım şarkılar içerisinden bir repertuar derleme sürecindeyiz. Stüdyoya girdik bile. Turne ile stüdyo eş zamanlı yürüyecek. Ben ilk kez bir kış turnesine çıkıyorum ve yolculuk albüm üzerinde de etkili olabilir, beni besleyebilir. Yolculuk etmenin hüzünlü yanı, performansım açısından beni besliyor diyebiliriz.
ÇOK TEŞEKKÜR EDERİZ RÖPORTAJINIZ İÇİN !
Ben de sizlere teşekkür ederim.